Sosyal Medya

Makale

Özeleştirinin Kaçınılmazlığı…

Seçimden sonra bir eleÅŸtiri furyası aldı başını gidiyor. Elbette ki eleÅŸtirilerin önemi ortada…
 
ÇoÄŸu eleÅŸtiri de haklı bir pozisyonu taşımaktadır. Yapılan yorumlar ve haklılaÅŸtırılan tutumlar 
 
bir tarafa; okuduÄŸum çoÄŸu yorum ve eleÅŸtirinin gerçeklikle iliÅŸkisi var. Kasıtlı olduÄŸu belli 
 
olan yorumların dışında hepsi neredeyse iyi niyetle yapılan betimleme, anlama ve yorumlama 
 
çabalarıdır ve önemini korumaktadır. Yer, yer üst perdeden emir komutu veren yorumlar da 
 
var ama ağırlıklı olarak aynı yanlışa düÅŸmemenin hayra vesile olacağı yaklaşımı öne 
 
çıkmaktadır.
 
Peki, bu eleÅŸtiriler bir gerçeklik zeminine sahip olmakla birlikte bir hakikat deÄŸeri taşımakta 
 
mıdırlar? Güncel olanın içinde sarmaÅŸ dolaÅŸ olan bir bakışın hakikat üzerine yoÄŸunlaÅŸması 
 
çok zordur. Bu yüzden aydınların yönelttiÄŸi eleÅŸtiriler de dâhil olmak üzere güncel ve 
 
güncelin taşıdığı istikamet üzerinden yapılan haklı ama hakikat deÄŸeri taşımayan yorum ve 
 
eleÅŸtirilerin de bir saÄŸlamasını yapmak kaçınılmaz olmalıdır. 
 
Birinci nokta; eleÅŸtirilerin odağındaki farklı tespitleri de içinde barındıran dünyevileÅŸmeyi 
 
(sekülerleÅŸmeyi) içinde taşıyan eleÅŸtirilerdir. Bu eleÅŸtirilere yönelik ahlaki çürümeyi de 
 
ekleyebiliriz. Yapılan eleÅŸtirel yorumların çoÄŸunda farklı tanımlar ve tespitlerin tümünün bu 
 
baÅŸlık altında toplanabileceÄŸini söylemek mümkün…
 
Ä°kinci nokta; sosyal adaletin ve hakkaniyetli bir paylaşımın olmadığı gerçeÄŸine yapılan 
 
vurgudur. Zenginin daha zengin olduÄŸu fakirin ise fakirleÅŸtiÄŸi bir düzen… Bu tespit 
 
yanlışlanabilir bir tespit deÄŸildir. 
 
Üçüncü nokta ise; yapılması gerekenleri zamanında yapmadıkları için güven kaybına 
 
uÄŸramaları tespitidir ki el hak doÄŸrudur. Yeni bir anayasa yapımı sözü neredeyse üç dönemdir 
 
verilmekte ve bu sefer iktidar dışında ÅŸu an için kaldıkları da hesaba katıldığında hala bu söz 
 
yerine getirilmedi. 
 
Dördüncü nokta ise; sürekli seçim kazanmanın getirdiÄŸi kibir ve bu yüzden halktan uzaklaÅŸma 
 
olarak tanımlayacağımız bir konumun içselleÅŸtirilmesidir. Bu da haklı bir pozisyonu içinde 
 
taşımaktadır. 
 
Åžimdi bu eleÅŸtirileri nasıl eleÅŸtirebilirsin diye sorabilirsiniz…
 
EleÅŸtirilerin mantığına yönelik bir itirazım yok, benzer eleÅŸtirileri bende yapıyorum. Bu 
 
eleÅŸtirilere iktidarın dikkat etmediÄŸi için bir erime içinde olduÄŸu tespiti de doÄŸrudur. Ama bu 
 
tespitlerin çözümü noktasında kalıcı bir öneriye rastlamadığımı söylemek zorundayım. Sadece 
 
‘kendilerini deÄŸiÅŸtirsinler’, ‘eski fabrika ayarlarına geri dönsünler’ temennası ile bu mesele 
 
çözümlenebilir olduÄŸu konusunda ciddi ÅŸüphelerim var.
 
Birincisi, yapılan tespitlerin kaynağını yani ontolojik nedenini doÄŸru bir ÅŸekilde 
 
tanımlamalıyız. Yapılan yanlış ve hataların gerçek nedenini hakikati baÄŸlamında doÄŸru bir 
 
zeminde teÅŸhis edemediÄŸimizde sonucu deÄŸiÅŸtirmeye matuf beklentilerimiz hep akamete 
 
uÄŸrayacaktır. Geçici bir iyileÅŸtirilme saÄŸlansa bile yine aynı hastalıklı halin tekrar 
 
nüksetmeyeceÄŸinin garantisi yoktur. Bu yüzden meselenin gerçeÄŸi ile ilgilenirken hakikatini 
 
dışarıda tutmamayı bir reflekse dönüÅŸtürmeliyiz. Bunu saÄŸlayabilecek donanımı ve tefekkürü 
 
elde etmeyi bir sorumluluk olarak addeden insana dikkat kesilmeye baÅŸlayarak yola 
 
çıkmalıyız. 
 
ÖrneÄŸin, ortaya konulan politikaların; ekonomi, siyasal ve hukuki yapılanmaların tümünün 
 
beslendiÄŸi temel siyasal yaklaşım nedir? Bu nedir’e verdiÄŸimiz cevap bize iÅŸin mahiyetini 
 
idrak ettirecektir. Liberal politikalar eÅŸliÄŸinde yürütülen siyasal çalışmalar hangi ahlaki zemini 
 
inÅŸa edecektir? Bu soru da anlamlı olmalıdır. Ayrıca modern dünyanın bize dayattığı parçacı 
 
zihniyetten kurtulmalıyız. Meseleyi kendi bütünlüÄŸünde deÄŸerlendirdiÄŸimizde inanç, kültür, 
 
medeniyet, ahlak, siyaset, hukuk ve davranışlar psikolojisinin tümü bir bütünlük içinde 
 
oluÅŸmaktadır. Bunları ayrı olarak deÄŸerlendirmeye çalışmak aslında tam da ÅŸikâyet ettiÄŸimiz 
 
noktaları yapısal bir konuma taşımaktan geri durmamayı içermektedir. O yüzden yukarıda 
 
ifade ettiÄŸim noktalara yönelik yapılan eleÅŸtiriler el hak doÄŸrudur. Ama çözümü konusunda 
 
hiçbir öneri sunmamakta bu da eleÅŸtiriyi hak etmelidir. El hak bu da doÄŸru olmalıdır. 
 
O zaman özeleÅŸtiri önemini korumalıdır. Her halükarda eleÅŸtiri iÅŸlerin hep doÄŸru bir zeminde 
 
yürümesini saÄŸlayan önemli bir etkendir. Bu etkeni daha da etkin kılmak için eleÅŸtiriyi hangi 
 
felsefi düzeyde ve düzlemde inÅŸa ettiÄŸimiz de bir o kadar önemli ve anlamlı olmalıdır. Çünkü 
 
eleÅŸtiriye tabi kıldığımız davranışların üretildikleri zemini ortadan kaldırmadan o davranışlara 
 
yönelik eleÅŸtirilerimiz bir haklılık payı içermekle birlikte aşınmaya devam edecek ve yeni 
 
katılımlarla süreklileÅŸtirilecek bir pozisyonu oluÅŸturmayı sürdürecektir. Bu tehlikeli olandır. 
 
Bu tehlikeli olana dikkat çekecek olan ise aydın ve ulema kesimi olmalıdır. Ama bu 
 
kesimlerde güncelin baskısından çok fazla kurtulamamaktadırlar. Bu ise en büyük handikabı 
 
oluÅŸturmaktadır. 
 
Sahte kimlikler yada zorunlu dayatmalar yüzünden sahte tutumlar oluÅŸturmak hep bir zaafı 
 
içermekte ve davranışın kodlarını çürütmektedir. Bu gerçeÄŸin altını bir daha çizmeliyiz. Sorun 
 
bu ülkede demokrat ve eÅŸitlikçi tutum üzerinden özgürlük meselesi midir? Peki, soru ÅŸu o 
 
zaman: nerede tam olarak demokrat, eÅŸit ve özgürlükçü bir tutum inÅŸa edilebilmiÅŸtir. Parçacı 
 
konumlar vardır bunu inkâra da gerek yoktur. Her beyaz batılı, doÄŸulu veya iktidar ortağı 
 
olduÄŸu zeminde daha eÅŸit, daha özgür ve daha demokrat bir tutumu içermektedir. Ama 
 
periferi, uçlar, dışlanmışlar, vebalılar için bunlar çok fazla lükstürler. Onlar ancak 
 
iÅŸlevsellikleri ölçüsünde yaÅŸama hakları vardır. Ama bu yaÅŸam hakkı da sadece ölmeyecek 
 
kadarla sınırlı olmalıdır. Kimse bana batıda bu saydıklarımın olduÄŸunu söylemesin! Apaçık 
 
ortada ki batı sadece kendisi için bu deÄŸerleri taşıyor. Ötekisi için ise asla bu deÄŸerleri 
 
istemediÄŸi gibi onlar için bir fazlalık olarak tanımlıyor. Bu yüzden sahici bir eleÅŸtirinin 
 
aslında tefekkür ama bu tefekkürün bir medeniyet (batılı anlamda deÄŸil) perspektifi içinde 
 
gerçekleÅŸmesine baÄŸlıdır. 
 
Ä°ÅŸte bu yüzden Ä°slamcılık daha derinden bir eleÅŸtiri geleneÄŸi oluÅŸturmayı öncelikli bir 
 
sorumluluk olarak idrak etmelidir. Ve eleÅŸtirilerini sahici ve derin bir noktadan baÅŸlatmalıdır. 
 
Geçici sorun çözmeyi geriye itmeden ama kalıcı çözümleri hep masada tutarak varlık sahasına 
 
yönelmelidir ki insanlığın kurtuluÅŸunun gerçek mimari olma hakkını ve imtiyazını kazansın…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.